En büyük duaları "ölmesindi bebeler"!
Annesi yavrusunu sevgiyle emzirirken
Çalmayaydı kapıyı o ölümcül mermiler!
Babalar aş ararken sokaktaki çöplerde,
Babalar aş ararken sokaktaki çöplerde,
Kader miydi acaba baş eğik dönmek eve?
Ev dedimse sanma ki dört başı mamur,
Bombalardan ne kalmışsa arta;
Bombalardan ne kalmışsa arta;
Delik deşik, yıkık dökük bir duvar
Bir de lime lime bir yatak,
O yatak ki bebelere sığınak...
Bir de lime lime bir yatak,
O yatak ki bebelere sığınak...
Ana, baba, çocuklar taşta yatar;
Bir tek bebeler... Yaşatılsın onlar!..
Bin bir umuttur insana güç veren,
Bin bir hayaldir umutları yeşerten.
Büyüyebilseydi bebelerle çocuklar,
Yakınlaşırdı o uzak mutluluklar!
Okusalar, insan gibi insan olacak.
Bir tek bebeler... Yaşatılsın onlar!..
Bin bir umuttur insana güç veren,
Bin bir hayaldir umutları yeşerten.
Büyüyebilseydi bebelerle çocuklar,
Yakınlaşırdı o uzak mutluluklar!
Okusalar, insan gibi insan olacak.
Kimi doktor çıkıp şifalar dağıtacak,
Kimi de insanları yaklaştıran köprüleri yapacak!
Bir gün âşık olunca... Belki de hepsi...
Bir gün âşık olunca... Belki de hepsi...
Kimi de şiirlerle o aşkı anlatacak!
Unutmamak şarttı, geçmişten ders almayı...
Hiçbir şey korkutmadı, "yokluk" kadar onları!
Zengin bir yaşamdı, rüyaları süsleyen
Vaat edilen topraklar; o zengin Avrupa'ydı.
Hiçbir şey korkutmadı, "yokluk" kadar onları!
Zengin bir yaşamdı, rüyaları süsleyen
Vaat edilen topraklar; o zengin Avrupa'ydı.
Bir küçük bota doluşmuştu umutlar
Az ötedeydi özgürlük, buna da inandılar.
"İşte Yunanistan!" diye haykırdı biri.
Koşar gibi geçtiler, sevinerek Ege'yi...
Ölüm, kıyıdan az ötede kucakladı hepsini
Mahmuzladı sinsice, Yunan donanma gemisi... (*)
Çığlıklar çığlıklara şaşkınca karışırken
Pek çoğu anlamadı, olanlar neyin nesi?
#
Tek istekleri vardı:
O "insanca yaşamdı.".
Az ötedeydi özgürlük, buna da inandılar.
"İşte Yunanistan!" diye haykırdı biri.
Koşar gibi geçtiler, sevinerek Ege'yi...
Ölüm, kıyıdan az ötede kucakladı hepsini
Mahmuzladı sinsice, Yunan donanma gemisi... (*)
Çığlıklar çığlıklara şaşkınca karışırken
Pek çoğu anlamadı, olanlar neyin nesi?
#
Tek istekleri vardı:
O "insanca yaşamdı.".
(*) BİLGİ NOTLARI
[A]-ÖRNEKLERDEN YALNIZCA BİRİ
- 12 Kasım 2015 saat 04.19'da Pire'deki, kısa adı JRCC/Pire olan "Pire Joint Rescue Coordination Center - Pire Birleşik Arama Kurtarma Merkezi" Didim'in Tekağaç Burnu'nun güneybatısında şişme lastik botta 58 mültecinin olduğu ihbarını alıp bölgeye bir "Sahil Güvenlik Botu" sevk etti. Bu bot, mültecileri önlemek için, tehlikeli engelleme manevraları yaparak geçişlerine izin vermedi. Bunun ardından bölgeye gelen "Yunanistan Sahil Güvenlik Komutanlığı"nın LS-060 borda numaralı gemisindeki askerler, ucunda demirden delici kancalar olan "açavela gönderleri"yle mültecilerin lastik botunu çeşitli yerlerinden deldikten ve aynı aletlerle bot içine müdahale ederek mültecileri dövüp yaraladıktan sonra, onları ölüme terk ederek, olay yerinden son sürat kaçtı.
- Bottakiler, olay mahalline yetişen, geliş esnasında olanlara şahit olup bir yandan da yapılanları filme çeken Türk Sahil Güvenlik ekipleri tarafından, uzun uğraşlardan sonra kurtarılarak Didim'e götürüldü. Burada tedavi ve bakımları yapılarak konuk edildi.
- Bu ne ilk ne de son olaydı ve sırf bu cinayetler tekrarlanmasın, engellensin diye filme alınıp suçüstü yapıldı. Görüntüler, olaydan birkaç gün sonra önceden planlanmış Türkiye ziyaretinde Yunan Başbakanı Aleksis Çipras ve Yunanistan Sahil Güvenlik Komutanı Athanasios Athanasopulos'a da izlettirildi. Bu kişiler; habersiz (!) oldukları, hayret ve dehşete düştükleri (!) rolünü başarıyla oynadıktan sonra, aynı eylemleri sürdürmek üzere ülkelerine döndüler.
[B]-İŞLENEN CİNAYETLERİN SAYISI BİLİNMİYOR
- "Yunanistan Deniz Kuvvetleri"nin bugüne dek katlettiği mültecilerin sayısı bilinmiyor. Yunanlıların işlediği bu tür cinayetlere gerek AB'nin komisyonları gerekse Mısır ve İtalyan deniz kuvvetleriyle bu ülkelerin balıkçıları da şahittir. Şahittir ama nedense sesleri hiç çıkmamakta; "gör, duy, sus"u oynamaktadırlar.
[A]-ÖRNEKLERDEN YALNIZCA BİRİ
- 12 Kasım 2015 saat 04.19'da Pire'deki, kısa adı JRCC/Pire olan "Pire Joint Rescue Coordination Center - Pire Birleşik Arama Kurtarma Merkezi" Didim'in Tekağaç Burnu'nun güneybatısında şişme lastik botta 58 mültecinin olduğu ihbarını alıp bölgeye bir "Sahil Güvenlik Botu" sevk etti. Bu bot, mültecileri önlemek için, tehlikeli engelleme manevraları yaparak geçişlerine izin vermedi. Bunun ardından bölgeye gelen "Yunanistan Sahil Güvenlik Komutanlığı"nın LS-060 borda numaralı gemisindeki askerler, ucunda demirden delici kancalar olan "açavela gönderleri"yle mültecilerin lastik botunu çeşitli yerlerinden deldikten ve aynı aletlerle bot içine müdahale ederek mültecileri dövüp yaraladıktan sonra, onları ölüme terk ederek, olay yerinden son sürat kaçtı.
- Bottakiler, olay mahalline yetişen, geliş esnasında olanlara şahit olup bir yandan da yapılanları filme çeken Türk Sahil Güvenlik ekipleri tarafından, uzun uğraşlardan sonra kurtarılarak Didim'e götürüldü. Burada tedavi ve bakımları yapılarak konuk edildi.
- Bu ne ilk ne de son olaydı ve sırf bu cinayetler tekrarlanmasın, engellensin diye filme alınıp suçüstü yapıldı. Görüntüler, olaydan birkaç gün sonra önceden planlanmış Türkiye ziyaretinde Yunan Başbakanı Aleksis Çipras ve Yunanistan Sahil Güvenlik Komutanı Athanasios Athanasopulos'a da izlettirildi. Bu kişiler; habersiz (!) oldukları, hayret ve dehşete düştükleri (!) rolünü başarıyla oynadıktan sonra, aynı eylemleri sürdürmek üzere ülkelerine döndüler.
[B]-İŞLENEN CİNAYETLERİN SAYISI BİLİNMİYOR
- "Yunanistan Deniz Kuvvetleri"nin bugüne dek katlettiği mültecilerin sayısı bilinmiyor. Yunanlıların işlediği bu tür cinayetlere gerek AB'nin komisyonları gerekse Mısır ve İtalyan deniz kuvvetleriyle bu ülkelerin balıkçıları da şahittir. Şahittir ama nedense sesleri hiç çıkmamakta; "gör, duy, sus"u oynamaktadırlar.
Günay Tulun
Yazarlar ve Ozanlar Grubu
Sessizliğin Sesi Grubu
Gerçeğin Damlaları
Gerçeğin Damlaları
Elektronik Dergi: Sessizliğin Şiirsel Sesi
Elektronik Dergi: İnsan ve Sanat
Çeşitli dergiler ve internet siteleri