Avrupa’nın kenarı bir kokulu mahalle.
Ortası pazar olmuş, çevresi de kâr hane.
Anubis tahta çıkmış, kral olmuş Brüksel.
Hep birlikte oynarlar; “Gel, git, gelme, dur, bekle !”
Küçük kurba’ ! Küçük kurba’ ! Kuyruğun nerede?
Kuyruğum yok, kuyruğum yok, kaptılar bir yerde !
Küçük kurba’ ! Küçük kurba’ ! Beyincik nerede?
Buradaydı az önce (!) Beynimi kim aldı be ?!
Avrupa’nın her yeri, salkım saçak bin öğüt
Bir "Bunu yapın" derler, ardından "Dur lan hödük !"
Avrupa’da düdükler horozu taklit eder,
Hep birlikte oynarlar; "Dur, gel, git, gel, git hödük !"
Bir küçük tavşan varmış, kırda koşup oynarmış.
Anası onu sever, babası da kollarmış.
Aslan; baba tavşana, havuç vermiş ye diye
Baba yerken, ham olmuş, yavrusuyla birlikte…
Yüz buldu mu Avrupa, hiç davranmaz merdane.
Kollamazsan kendini, hep kafanda merdane.
Peygamberi yererler, çıkarın bağlar seni,
Ne biçim Müslümansın, pisliyorlar dinini.
Anya manya kumpanya, üç beş şişe şampanya.
Şampanyayı kim içti, tarlamı kimler biçti?
Hay aklımı seveyim, koynuna girdim senin.
Aymamı istemezsen, kucakta salla beni.
"Gel canım, kaçma sakın, alırız bir gün seni.
Çok değil öyle aman, yüz yılcık bekle beni.
Sana ihtiyaç büyük, bozulmasın yörüngen.
Sen değiş, bu değişsin, ninni ninni, uyu sen…"
Dandini dandini dastana, danalar girdi bostana,
Kov bostancı onları, bak yuttular bostanı.
Kül yutturamaz kimse, uyanıktır ilk adım.
Beşiğimi kim çaldı, akşam nasıl yatarım ?!
Avrupa’nın her yanı kâr haneli kumpanya.
Şeytan melek adıyla aşk yapıyor batakta.
Aradım da zor buldum, engellemedi gölgem.
İskender’i kovarım, gel artık be Diyojen !
1-Anubis firavun değil, adı ölümle birlikte anılan çakal başlı mumyalama tanrısıdır. Ölenlerin mezarları çevresinde dolaşıp cesetleri yemeye çalışan çakallar nedeniyle şeklinin böyle olduğu kabul edilmiştir. Çakal, hemen her ülkede hilekâr ve leş yiyici olarak tanınır. Avrupa Birliği'nin başkenti olan Brüksel; kimilerince ilahî güçler atfedilecek kadar önemli yetkiler taşıyan, kimilerine göreyse hilekârların bir araya geldiği zararlı bir organdır. Bu açıklama; şiirdeki Anubis, Brüksel ilişkisini ortaya koymaya yetecektir.
2-Düdüklerin taklit ettiğini yazdığım horoz, Fransa'nın kullandığı en ünlü iki simgeden biridir. Milli futbol takımları bile "Horozlar" lakabını taşımaktadır. Gözü kapalı bir hâlde birilerinin arkasından gidenlere de birçok yerde düdük dendiğini hepimiz biliriz. Bu taklitçilerin de yapılan tüm anlaşmalara rağmen Türkiye'yi oyaladığı ya da bir diğer tabirle Türkiye'yle oynamaya çalıştığı açıktır. Peki oynayabilirler mi? Eğer içteki işbirlikçiler, yani ülkesinin haklarını yok saymaya devam edenlerin oluşturduğu çıkarcılar zümresi halkı kandırma görevini bu şekilde sürdürmeye devam ederse tabii oynarlar ve oynuyorlar da! Tek çare, halkın fatalist boyun büküşünü bırakması ve düşünmemek alışkanlığından sıyrılmasıdır.
3-Dinimin muazzez peygamberi Hazreti Muhammed Mustafa sall'Allahu tealâ aleyhi vesellem efendimize Danimarka'dan başlayarak gittikçe yayılan bir ahlaksızlıkla neler dendiği herkesin malumudur. İşte, her fırsatta "En büyük Müslüman biziz!", "Türban namusumuzdur", "Türbanımıza uzanan eller kırılır", "Dinimizi yaşamamıza engel oluyorlar" diye bağırıp duran o yalancı Müslümanlar güruhundan hem dünyada hem de ahirette şikâyetçiyim. Aleyhisselâtu vesellem efendimize bunca söz söylenirken, papa da bu iftiracıları azdırırken hiç ses çıkarmayıp durumu kabullendiler. Onay anlamı taşıdığını bilmemelerine imkân olmayan bu kabullenmeden başka bir de bu işlerin piri olan papayı ülkemize getirip ödüllendirdiler.
4-Türkleri sürekli aşağılayan ve düşmanca yaklaşan Angela Merker'in adının anlamı melek, bataklıksa Sarkozy isminin "Bataklık adamı" anlamına gelen aslından yapılan kısaltmadır.
5-Sağda resmi olan kişi Belçika Kralı II. Leopold'dur. Çok sayıdaki değişik kaynaklarda yazılı olduğu şekilde; "Benim mülkümdür" iddiasıyla Afrika'nın en geniş topraklarına sahip olan Kongo'daki 22 000 000 bazı yerlerde yazılanlara göreyse 40 000 000 insanı soykırıma uğratmıştır. Rakamlar abartılı mıdır bilmem ama soykırıma itiraz edene, "Somali'de de aynı şeyleri yapmadılar mı?" diye açıklık getiririm hemen. "Kendilerini modern dünyanın muhteşem ve tertemiz birer ferdi olarak kabul eden katillerin, ilkel saydıkları insanları yok etme yetkisi var tabii..." Belçikalılar, işte bu soylu inanışlarına dayanarak yaptılar soykırımı. Leopold II, şu ana kadar daha fazla sayıda insanı yok eden başka birinin varlığı ortaya çıkartılamadığından hâlihazırda dünya tarihinin en büyük soykırımcısı olarak bilinmektedir. Ülkesi Belçika bugün de katil ve teröristleri barındırıp beslemekte, yargılanmalarını önlemekte, Türklere sürekli soykırımcı iftiraları atarak geçmişinde Kongo, Somali ve benzer yerlerde yaptığı soykırımları örtmeye çalışmaktadır.
6-En alttaki üçlü fotoğraftaysa çok fazla yer, hatta sayfalar kaplayabileceği düşüncesiyle Avrupa'nın birçok soykırımcı ülkesi arasından yalnızca üçünün fotoğraflarına yer verilebilmiştir. Alt fotoğraf dikdörtgeninde yer alan bu ülkeler: ne yaptıklarını hatırlatmaya gerek olmayan Naziler; Balkanlar, Batı Anadolu, Ege Adaları ve Kıbrıs'ta Türklere karşı korkunç soykırımlar uygulayan Yunanlılar; erkeği ve kadınıyla her soykırım taşının altında mutlaka eli, ayağı, parası, topu, tüfeği ve işbirlikçi uşakları olan Fransa'dır.
Günay Tulun
Yazarlar ve Ozanlar Grubu
Yazarlar ve Ozanlar Grubu
Sessizliğin Sesi Grubu
Kitap: Anılar Canlanırken I
Kitap: Anılar Canlanırken II-"Bir Başkaydı O Yıllar"
Kitap: Anılar Canlanırken III-"Geçmişi Yaşamak Gelecekle"
Kitap: Anılar Canlanırken II-"Bir Başkaydı O Yıllar"
Kitap: Anılar Canlanırken III-"Geçmişi Yaşamak Gelecekle"
Dergi: Gerçeğin Damlaları
Elektronik Dergi: Sessizliğin Şiirsel Sesi
Elektronik Dergi: Sessizliğin Şiirsel Sesi
Elektronik Dergi: İnsan ve Sanat
Ayrıca: Bazı dergiler ve internet siteleri
Ayrıca: Bazı dergiler ve internet siteleri